ONEGİN..
Biz sıradan ölümlüler sıradan ve sıkıcı hayatlarımızda her şeyi bir dikişte bitirip tüketmeye meyilli, anlık zevklerle yetinmeye alışık, pratik olması adına duygularımızdan arınıp böylece yaşamı kendimize kolay kıldığımızı düşüneli beri aşk filmlerinin de kişilerdeki bu deformasyona uyum sağlayıp rota değiştirdiğini söyleyebiliriz.
Rotası değişen pek çok şey var aşk filmlerinde ; eskiden sevgiliyi tek kılmak , ondan başka bir ihtimalin olmadığını duyumsamak , öyle arzu etmek ve uygulamak vardı. Alt metinde izleyiciye 'insan sever bir kere ' notunu düşer, bunu anlatırdı. Uzaktakini de sevmek ve beklemek temaları vardı ; sabırla , sadakatle ve inatla beklemek. Belki gelmeyecek birini bile. Şimdi bu naiflik uçup gitti. Yerini daha realist aşk hikayeleri aldı. Dizi sektörümüze bu konuda hiç değinmeden sinemadan devam etmek istiyorum .
Aşk filmleri de diğer birçok şeyle beraber yozlaşmadan evvel ya da tam ortasında yozlaşmaya başlarken diyelim ; Martha Fiennes ve abisi nam- ı değer Ralph Fiennes (Avrupa sinemasının gözbebeği) oturup abi - kardeş bu demin son örneğine imza atmışlar.

Aleksandır Puşkin eseri liriktir ; kitap şiir bendlerinden oluşan acıklı bir aşk hikayesidir. Hikaye klasiktir aslında; kavuşamayan bir çift , sırası ile birbirlerinin aşkını reddetmek zorunda kalacaklardır. Ve nihai sonuç değişmeyecek asla bir araya gelemeyeceklerdir. Ama anlatım ve şiirsellik yaklaşık 20 yıldır artık sinemamızda olamayan ve olması da sanırım artık mümkün olmayan bir işçilik ile nakış gibi işlenir.
Bir çok sahnesini tablo olarak kullanabileceğimiz manzaralar eşliğinde bu aşk hikayesinin dilsiz tanıkları oluruz ;
Yevgeni Onegin sorumsuz, sofistike , felsefik , egoist , varlıklı ve tüm bu özellikler neticesinde hali ile çekici bir adamdır. St. Petersburg'da ailesinin imkanları ile gönlünce yaşayan (aynı dönemin eserlerinde olduğu üzere 'Turgenyev - Babalar ve Oğullar' - nihilizm ) boşlukta varoluş amacını sorgulayan , hatta sorgulamayan , her şeyi reddeden ve bu nedenle de kronik bir mutsuzluk ve tatminsizlik yaşayan iflah olmaz bir karakterdir.
Amcasının ani ölümü ile varis olarak amcasının sahip olduğu köye gelecektir. Sıkıcı , sinir bozucu bir köydür ona göre. Amacı birkaç gün kalıp , gitmektir. Taziye ziyaretlerini yasta olduğunu ileri sürerek reddeder, toprağı işlemesi için kölelere devretmeyi düşünür ; bu garip fikir ve davranışlar çevre tarafından hoş karşılanmasa da herkes bu gizemli ve garip adamı merak eder. Amcasının ödünç kitaplar verdiği komşu kızı Tatyana tam bu sırada girer hayatına.
Tatyana da Onegin kadar garip fikirleri olan bir kızdır , ama sıradan ve köylüdür. Onegin ondan hoşlanmış, ilgilenmiş ama daha ileri gitmemiş , çekip gideceği bu yerde arkasında kimseyi bırakmak istememiştir. Bir mektupla aşkını ona itiraf eden Tatyana'yı zarif ama realist bir tavırla reddeder. Ve bir düello sonucu arkadaşını öldürmek gibi bir duruma da düşen Onegin bu topraklardan çekip gider.
Altı yıl boyunca dünyayı gezer. Belki Tatyana yalnızca bir silüettir artık, çünkü geriye o köye gitmemiştir. Ama dünya küçüktür ve St. Pettersburg'da bir davet onları bir araya getirir.Tek bir farkla; Tatyana Onegin 'in yeğeni Nikitin ile evlenmiştir ve artık bir prensestir. Sosyal statüsü Onegin'in ulaşamayacağı kadar yükselmiştir.
Bu noktadan sonrası artık Onegin için işkencedir ; Tatyana bir saplantı haline gelir , ellerinden kayıp giden aşka, zamana, kaybettiklerine pişmanlığı , tekrar elde etmek için atakları ve her hamlesinin başarısızlıkla sonuçlanmasının verdiği acı ile sessiz ama derin bir isyan içindedir. Tatyana onu hala sevmektedir ama Onegin onun olma şansını bir kez kaybetmiştir ve dönüşü olmayacaktır.
Güzel bir dialog ile biter film . Tatyana ağlayarak Onegin'e ;
- Sen bana kalbin iyileşir demiştin, senin ki de iyileşir, der.
Onegin de gözyaşları ile ;
-Senin ki iyileşti mi ? diye sorar.
Bu sorunun yanıtı yoktur.
İki saatlik görsel ve duyusal bir şölen eşliğinde gelmiş geçmiş en güzel aşk hikayelerinden birine şahit oluruz böylece.
Filmden sonra aklımızda bir tek şey olur zannımca ; hayatta hiçbir şey için geç kalmamak gerekir, bilhassa büyük pişmanlıklar yaşamamak için. Çünkü zaman boş vermeyi, es geçmeyi affeden ve tekrar tekrar bizlere aynı suda yıkanma şansı veren bir kavram değildir. Asla da olmayacaktır. Onegin bunun güzel bir örneğidir edebiyat - sinema uyarlamalarında. Saçma sapan hikayelerden sıyrılıp iki saat bu güzel hikayeyi kendinize ve hala heyecanla atan kalbinize hediye etmeniz ümidi ile..
Yorumlar
Yorum Gönder