ANTİDEPRESAN GÜLÜMSEMESİ






Yıllar önce hız limitini aşmak gibi üzülmenin sınırlarını zorladığım bir dönemde birden bire saçlarımda bir bölüm yok oldu, şaka gibiydi. Bu, bir yumurta büyüklüğünde bir alanda bir gün içinde saçın atması şeklinde gerçekleşti. On sekiz yaşlarında bir genç kız için aynada o görüntü sanırım o ana kadar kendisiyle ilgili gördüğü en kötü şeydir, benim için öyleydi. Dahiliye , dermatolog derken yolum psikoloğa uzanmıştı çünkü rahatsızlık sebebi biraz da ruhsal sıkıntıydı. Yirmi dakikalık bir seans için randevu alıp gittim, yüzeysel bir konuşma sonrası bana yeşil..! reçete bir ilaç yazıp 15 gün sonra ilaç bitiminde tekrar gelmemi salık verdi , yirmi dakika içinde sorunu şak diye çözüvermişti anlaşılan. Çıkıp reçeteye baktım, eczane yaklaşık on adım mesafedeydi. Bir an, bir kağıt parçasının insan elinde nasıl bu kadar ağır olabildiğine şaşırdım ve reçeteyi yırtıp attım. Eve , odama gelip bir güzel ağladım, ben neden kendimi bu kadar üzmüştüm de ruhum ve bedenim bir olmuş bana isyan ediyordu ? Neden bir şeylere muhtaç  olmuştum, kendi kendime yetmekten aciz , mutsuz , bir de üstüne üstlük sağlıksız...! O gün düşünsel anlamda bir devrim yarattım diyebilirim, insanların bu gibi gerçeklerle yüzleşmeye de ihtiyaçları oluyor sanırım ..



Öncelikle düşünsel olarak kimse bana, benim kendime yaptığım yardımı yapamazdı. En iyi arkadaşım yine kendimdim ;arkadaşlığa önem vermeye karar verdim, kendimi dinledim, teselli ettim, kendime kötü davranmaktan vazgeçtim.

Hayatımda müziğe genişçe bir yer açtım ; sabah uyandıktan sonra ilk iş bir şeyler dinleyerek güne başlamak oldu, vakit buldukça müziğe eşlik edip, dans etmeye özen gösterdim. Dans etmek insan bünyesinde ciddi etkileşimler gösterebiliyor, bunu tecrübe ettim.


Yazdım ; yazmak her zaman sevdiğim bir eylemdi, ama kağıdın kalemin ya da bilgisayarın başına geçtiğimde kayda değer bir şeyler yazma gayretinde olurdum, bunu yok ettim. İçimden geldiği gibi saçmalayabilmeliydim, kendimi iyi hissetmem için gerekli olan ne ise öyle olmalıydı.

Bu insanlık için küçük ama kendim için büyük devrimi yapalı 13 yıl kadar oldu ; yaşam her zaman bize gülümseyen yüzünü gösterip merhametli elini uzatmıyor kabul, ama hiç bir zaman kapkaranlık kaldığımız ve muhtaç olduğumuz anlamı da çıkmıyor bu durumdan.  Güç beynimiz ve kalbimizde bizim ona uzanmamızı bekliyor her zaman . Güç her ne kadar klişe olsa da içimizde ve istediğimizde ona ulaşabiliyoruz.

Kendi kendimize vereceğimiz telkinlerin önemi yadsınamaz, bunu idrak etmemiz şart ; sevdiğimiz biri artık hayatımızda olmak istemiyor, olagelen ilişkimiz bozulmuş diyelim, bunun olmasını istemiyoruz çünkü korkularımız var, alışkanlıklarımız hatta bağımlılıklarımız oluşmuş. Bu süreç bizim için dayanılmaz sancılı geçiyor ; çünkü bir daha eskisi gibi hissetmeyeceğimizi, boşlukları dolduramayacağımızı ve hep mutsuz olacağımızı kendimize sürekli tekrarlıyoruz ama bu durum hiç de öyle tezahür etmiyor. Birileri hayatımızdaki rolünü tamamlamış ve gidiyor, bunun anlamı yeni rollerin tanımlanıyor olması, her boşluğun başka bir rolle kapanacak olmasıdır. Her giden kendinden bir parça bırakır ; bu da yaşamın bize tanıdığı en büyük ayrıcalıktır. Anılarımız iyi ya da kötü bize çok şey katar . Yola çıkan kişi yol aldıkça asla yolun başındaki kişi olmayacaktır, bu paha biçilemez bir değişim, bir değerdir bana göre.

Hal böyle olunca yaşamımızdaki değişimler , kalanlar ve gidenler canımızı haddinden fazla yakabilme gücüne nasıl vakıf olabilir ? Bu yaşam iki kez yaşanma lüksünü bize sunmuyor, her canımız acıdığında bizi günden güne kendisine bağımlı yapan kimyasallara muhtaçsak işimiz çok zor. Bizi bolca uyutan , duygularımızı , hormanlarımızı, dengemizi şaşırtan ve de en karakteristik özelliğimiz olan gülüşümüzü anlamsızlaştıran kimyasallar..




' Antidepresan gülümsemesi ' diye bir tabir oluştu ; içmeden önce tekrar mı  düşünsek ??

Yorumlar

Popüler Yayınlar