MODERN ZAMANLAR



‘Medeniyet hamallığı zordur, başka yük taşımaya benzemez.’ Öyledir, medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar, şu gözünü sevdiğim modernleşmiş toplumumuzda artık belli yaftalara yapışmıştır, öyle ilerlemektedir. Medeniyet günümüzde ilişkilerdeki ahlaki çöküntüyü doğal karşılama, kapitalizmin mühim sonuçlarından biri olarak belli marka zincirleri üzerinden hayatını idame ettirme, ne oldum delisi olup, cebinde beş kuruş olmasa dahi belli şeyleri giymeye ve belli mekanlara  gitmeye özen gösterme, bu durumu ‘herkes gibi ‘ adlederek normalleştirme, gelmiş geçmiş önemli medeniyet beşiğinin göbeğinde olan ve onlarca etnik ırkın izlerini, adetlerini barındıran coğrafyaya burun kıvırıp, Batılılaşma çabası, ama o batılılaşmanın da alışmadık yerde donun durmaması tabiri gibi üzerine birkaç beden büyük gelmesi.

Kimsenin aynaya bakıp da ben kimim demediği, haddini bilmediği, kendini bu pazarlama ve üzeri çizik bir modernizasyon içinde kimliksiz, niteliksiz, aciz bulan bir dönemde herkesin bu gerçeğe sırtını çevirmesi. Bir kimse de çıkıp demiyor ki ‘ yahu biz böyle poz kesiyoruz ama bu iş bu kadar kolay mıdır?’ Bir kimse çıkıp da hangi konuda ne fikrin var diye sorarsa onlara ne diyeceğim ? Falanca markada indirim var mı, falanca mekanın makarnası çok güzel mi ? Ne biliyorsun demezler mi adama?

Demiyorlar galiba. Bir tane mütevazi  ve haddini bilen bir insana rastlamıyorum son yıllarda. Herkeste cahilliğin verdiği cesaret ile bir ukalalık, kendini beğenmişlik pupa yelken. Bizde babamdan kaynaklı olacak, bir nebze böbürlenecek olsak ‘haddini bil’ diye bildirilirdi hemen.

-          - Unutma, sen deryadaki bir toz zerresisin, ancak herkes kadar önemlisin. Ne kadar çok şey bilirsen, onca bilmediğin şey yanında cahilsin. Kendini ve haddini bil.

Bildikte ne oldu sanki, Nuri Bilge Ceylan’ın güzel çıkarımı gibi, bizde alçakgönüllü olmak asla bir üst değer olmadı, asla itibar edilmedi. Aksine ne kadar boş balon insan varsa şişinen onlara ‘vay be’ diyerek bakıldı. Haksız mıyım?

Beni bir fanus içinde büyütmüşler adeta, ben o  fanustayken sanırdım ki bir gün kabuğumu kırıp dışarı çıkınca hep öyle donanımlı, yetenekli , bana bir şeyler katacak insanlar olacak etrafımda, ama gördüm ki çoğu insan yalnızca vakit kaybı benim için.

Çok aç bir insanın ekmeği dişlemesi gibi bir şey içimdeki öğrenme arzusu. Vazgeçmem olanaksız. Ben neden bunca öğrendim ve öğreniyorum hala hırsla? Gözlerim isyan edip yaşlar aksa da neden bunun peşindeyim hep bir adım daha, hep bir satır daha. İnsan olmak için mi ? Medeniyet için mi ? Babam öyle istediği için mi ? Aslında hiçbir şeyden anlamayan insanlara itibar edilmediğini sandığım için mi ? Ne kadar yanılmışım, ne kadar boşa yormuşum kendimi. Kısa yoldan medeni olmak varken.
Sevmediğim bir zaman dilimi, sevmediğim usullerde insan ilişkileri, sevmediğim küçük hesaplar, boş laflar. Sevmedim. Bu yüzden tüm modern zaman gerekliliklerini terk edip, hep kafama göre ilerledim, asla belli çürük kalıpların saçma gidişatına göre değil.

Şimdi ‘ Ey güzel kardeşim ‘ diye bir nutuk çekesim var J Ey modern zamanın modern bireyi, bu güzel dönemden nasibini almak istersen sen de  bilmek ve anlamak için çaba göster ki maskara olmayasın. Medeniyet, edep, kişilik kolay edinilen şeyler değildir, nice insanlar bu medeniyet hamallığını ömür boyu sürüklemektedir. Bir ayakkabı, gömlek ile olmaz. Bir restoranda yediğin yemek ile hiç olmaz. Ağzını açtığın vakit dökülenler toplanmaz ise olmuyor, bilmelisin. Çünkü güzel kardeşim modernizasyonun öncelikli şartı hamlığını atıp, öğrenmektir. Bakmaktır, görmektir,  anlamaktır, cahilliği kader gibi üzerine yapıştırmaktan sıyrılmaktır. Yani kısa yoldan köşeyi dönmek misali olmuyor, olamıyor.

Yorumlar

Popüler Yayınlar