ANİTA - İÇ MONOLOG / YAZI SAHNESİ



 Ne zaman yeterince haklı oluruz ? Kalbi kırılan herkes haklı olduğunu zanneder, bu bir yanılgıdır. Bu kadim bir yanılgıdır, bu iflah olmaz bir yanılsamadır. 

Bir kez karşımızdaki evi düşünmemişizdir, dışarıdan yaldızlı penceresi içindekilerin de aynı ışıkta olduğunu düşündürür bizlere ; insan mutsuzken kendisi hariç herkesi mutlu sanır, böylece hayat daha ağırlaşır, hatta sağırlaşır. Duymaz olursunuz.  Gerçekte kimsenin göğsünü açıp kalbini görme şansınız yoktur. Görmediğiniz her şeyden kuşku duyun, hissettiğiniz hariç. 

Hissetmek başka bir şeydir, hissettiğiniz şey gerçektir. Bu en kesin iletişim ve aktarımdır, tuhafça açıklamak ya da anlamak istersiniz, başaramazsınız. Çünkü kelimeler bazı anlamlara gelmez. Oğuz Atay bu konuda haklıdır. 

Gelelim yanlış hissettiklerinize , mümkünse böyle bir şey 'yanlışı' açıklayalım. Bundan sonrası hafif şiddet içerebilir, belki içermez, şimdiden söz verilemez. 

Yanlış his yoktur, yanlışlıkla sevilmez, yanlışlıkla güvenilmez, yanlışlıkla kalbiniz çarpmaz, bu asla olmaz. Siz inkar edebilirsiniz, görmezden gelebilirsiniz, ha bir de utanmazsanız karşınızdakini değersizleştirerek bu hissiyattan kurtulacağınızı zannedersiniz, fakat süreç alehinize işler, söylenmeyen , baskılanan, bilinç altına itilen her şey patlayıp sizi dağıtacağını günü bekler, hissiyat beslenip durur, kuvvetlenir. 

Nedir bunun çaresi derseniz özgür bırakmak diyebilirim, özgür bırakmak kurtulmaktır. Bir bakarsınız ki o hissiyatınız kapıyı kırıp çıkıvermiş, semalarda seyre durmuş. 

Bir bakarsınız azat olunmuşsunuz, önceki sizi bertaraf ederek kahreden duygu fersah fersah ötelerde. Nasıl geçtim bu yolu diyorsunuz, inanılır gibi değil çünkü önceki çile, yaşandı mı gerçekten ? Böyle bir şey var mıydı ? 

Çok acı bir zamanda yazdıklarıma baktım, dünya beni çemberinden kovmuş, bunca insan ve mahlukat arasında bir başıma kalmış, yetmezmiş gibi ağır yaralanmıştım. Ne yazmışım ? Hiç okuyamayacağın şeyler. Ben okudum fazlası ile, bu ikimize de yeter. Okumanı istemem, ne zayıflık anlarımı, yakarışlarımı içten içe, ne de gücümü toparlayıp meydan okuduğum zorba hallerimi. Artık bunların hiçbiri bana ait değil, çünkü sen eski sen değilsin, seni gördüğüm zaman bir hortlak görmüş gibi oluyorum, hani ölüler konuşamazdı, sen konuşuyorsun hala. 

Neyse, bu uzun kış gecesinde odamı kurcalayınca çıkan bu zırvalara daha fazla bakamadım, eskiyi hatırlamak değil derdim, hatırlamasına hatırlıyorum elbet, sadece bunları okumak demek sanki o zamanı tekrar yaşamak demek. Bu kadar külfet senin için bile fazla. 

Ateşin hevesle kucakladığı kağıtlar arasında bir yazı dikkatimi çekti..

Yazdığım gün dün gibi. Yazı ezberimde kalmış, şaşırtıcı değil. O kağıt acele ile yanarken ben cümleleri gözlerimle bir kez daha gezdim ; 

'Seni tebrik ediyorum, dünyanın en haklı insanı olduğun için. Öyle bir haklılık ki karşındakinin kadrini kıymetini aşmış, kendi haklı gerekçesi dışında her şeyi boğmaya yetecek kadar kudretli. 

Sana gıpta ediyorum, dünyanın en iki yüzlü insanlarından biri olmayı başardığın için. Öyle bir riya, öyle bin bir maske ki hangisini gördüm, hangisini göreceğim derken dermansız kalıp o güçsüzlükle benden bir canavar yarattığın ve güçsüzlüğü hiç bir vakit kabullenemediğim için karşındaki bu hale isyan edip çirkin birine dönüştüğüm için. 

Senden çok şey öğrendim, kabul ediyorum. Hayatımda senin gibi bir insanla karşılaşmadığımdan olacak öyle bir sendeledim, öylesine sarp kayalarla karşılaştım ki bu idrak edişte, şimdi düşününce hiç yapmadığım bir şeyi yapıp kendime ve evvelki düşüncelerime acıyorum ve fark ediyorum ki haklısın ; yaşam yolunda bir şeyler için (maiyeti fark etmez ) daima her şeyi yapabilecek insanlarla karşılaşmışsın. Dalkavuklar, çirkin tıynette kadınlar, duygusuz ilişkiler, belki de yediğin kazıklar, güvenini hırpalayan çiğ konuşmalar, tehditler, zarar ziyan hadiseler ve kayıp zamanlar. Öyle bir ruh defosu ki artık tamiri mümkün değil, daha ağır darbeler alarak ilerleyecek bir hiza. Çünkü bu hal, bu karakter ile sahici bir duyguyu katletmemen çok güç. Umarım ki iyileşirsin, umarım ki mutlu olursun, kötü bir temennim yok, olmadı , olmayacak ama görünen köyde asla kılavuz istemez ya hani, bir takım şeyleri önceden fark etmek gibi bir yanım vardır, bunu da öyle bir tespit say.'

Yazı bitti, kağıtlar yandı. İçimden bir ürperti geçti. 

Bir kez daha nasıl ölmediğime hayret ettim..

Yorumlar

Popüler Yayınlar