BABAMA MEKTUP
Bugün güneşli bir Pazar, tarih 5 Aralık 2021. Gidişini gün ile ifade etmek gerekirse üç yüz otuz sekiz gündür yoksun. Kalan zamanda da hep böyle sayacak mısın diyenler oldu, sayacağım muhtemelen. Sensiz geçen zaman önceki zamanlardan başka türlü. Bugün sana bu mektubu yazmak için uygun bir gün, eminim olsan sende böyle düşünürdün.
Seni uğurlayıp döndüm ve bir daha eve gitmedim, şimdi yakın zamanda gitmek zorunluluğum var, senin içinde olmadığın bir eve girmek nasıl bir duygudur, herhalde yine acıdır, muhakkak çok acıdır, acıdan kaçtığımdan değil, senin olmadığın evi bırak, memleketi bile reddetmek istiyorum ama elden gelmiyor.
Beklediğimden zor geçti zaman, tahmin edersin, sen beni bilirsin. Korkardın senden sonra düşeceğimden, beni kimselerin toparlayamayacağından, bana hiçbir şeyin yetmeyeceğinden. Doğru, kimse tesir edemedi, hiçbir şey yetmiyor, boşluğun tarif edilmez bir şey, hiç kimse bu boşluğu doldurmak şöyle dursun, onun kıyısından bile geçemiyor. Evet biliyorsun ama tekrar etmeyi öyle seviyorum ki senin ne kadar mükemmel bir insan olduğunu, bunca iyi olmak zorunda mıydın diye düşünüyorum bazen. Senin ki de nasıl bir bencillik, insan birinin ruhunu bu kadar kuşatır mı, hiç mi düşünmez bırakıp gidince kalanın ne olacağını, ne ile avunacağını ?
Düşündüğünü biliyorum, beni özellikle uzaklaştırmana sebep buydu, ‘bırakıp her şeyi geleceğim’ sözüme ‘gel, istediğin zaman gel, ama benim burada olmayacağım zamanı da düşün’ derken kastettiğin şey buydu. Senin olmadığın yerin ne önemi, ne güzelliği vardı ki, kalıp hasretle, gelecekle, beni mutsuz eden, memnun olmadığım her şeyle artık ben savaşmalıydım, senin olmayacağın zamanlara kendimi hazırlamalıydım, sen benim düşmeme dayanamazdın.
Gittiğinde kendimi bırakmakla kaskatı olmak arasında gidip gelirken anımsadığım tek gerçek senin bu korkundu; ‘ Yapma, sakın bunu yapma, seni böyle görse dayanamazdı, onu mutsuz edecek bir şeyi O yaşarken yapmadığın gibi şimdide yapma. Bu onun sana sözle söylemediği ama telkinlerle hep bildirdiği vasiyeti olsun. ‘
Yapmadım. Sorsan söyleyemem nasıl başardığımı ama başardım kendimi bırakmamayı. Seni her gün, her an yanımdaymışsın gibi düşünerek yaşamaya devam ettim. Sevdiğin yemekleri yaparken, sevdiğin şiirleri okurken, seninle izlediğimiz filmleri izlerken, söylediğin sözleri içimde tekrarladım, onları tekrarlamak, seni ve anılarımızı yaşatmak demek benim için. Resimler, anılar, haklı rüştünü ispat etmiş binlerce telkin. Yaşamda edindiğin tüm tecrübelerin, okuduğun sayısız kitap, analitik zekan, insan ilişkilerindeki kabiliyetin ve insan doğasından fazlaca anlar halinle yıllarca biriktirdiğin tüm o eşsiz analizler bana ışık olmaya devam ediyorlar. Gidişinle bile bir mükemmelliği yansıttın, insanlar böyle gitmez, ya uzatırlar, ya can sıkarlar, ya kendilerinden bıktırır yük olurlar. Sen bir kuşun kanat çırpışı gibi hızla ve düşürdüğü bir tüy gibi hafif adımlarla gelip geçtin bu dünyadan. Bana da senin gibi bir centilmene aşık olmanın hüznü kaldı. Ölümsüz bir aşk, artık hep acı verecek bana ama ben bu acıyı da seni sevdiğim gibi sevdim, onu da bağrıma bastım.
Şimdi bir merasim daha var, gidişin bir yıla dönüyor, yapılacak şeyler var. Orada olmam gerekiyor, olacağım. Öncesinde ebedi evin hazırlanıyor, emsallerine benzemeyecek bir şey bulduk, ayak ucunda bir kitabe istedim, güzel bir örnekle döndüler. Abilerim kitabeye ne yazılacağını sordular. Onlara bana masal atlatırken söylediğin Yunus Emre sözünü söyledim ;
‘Cennet Cennet dedikleri, birkaç köşkle birkaç huri,
İsteyene ver sen anı, bana Sen’i gerek Sen’i.’
Ne güzel söylerdin bu şiirin tamamını ezberinden. Onlar bilmiyorlarmış, bir tek bana söylemişsin. Mutlu mu olsam kahrolsam mı bilemiyorum baba. Sadece yokluğuna alışmayı bırak senin olmadığın bir yaşam fikrini bile hazmedemediğimi bilmeni istiyorum. Seni özledim, yalnız şimdi değil, sen evden gidip de iki saat gelmediğinde de özledim, ben evlenip evden ayrıldığımda her gün görsem de evime gittiğimde özledim, şehrini terk edip görmekten mahrum kalıp sesinle avunduğum zamanlarda da özledim, şimdi de korkunç bir kuvvetle özlüyorum. Bu da benim lanetim olsun, sevgim yalnız müstesna insanlara ve beni hırpalayacak kudrette oldu. Ama sen sevdiklerim arasında bu sevgiye fazlasıyla layık olan tek insan oldun.
Kelimelerim sanadır, senin gibi bir kuş olup uçsunlar yanına.
Sonsuz hürmetim, aşkım ve özlemimle..
Kara Ceylanın..
Yorumlar
Yorum Gönder