ANİTA - İÇ MONOLOG ; AŞK ÜZERİNE SÖYLENMEMİŞ HER ŞEY..
Bir haber verecek gibi bakma yüzüme, artık bakışlardaki manaların ağızdan çıkanlarla farkını biliyorum, bu yüzden insanları hele ki yakınlık duyduğum insanları anlamaya çalışırken gözlerine değil de söylediklerine bakıyorum.
Yeni bir şey yok, olmasını istemiyorum. Yaşam böyle ne kadar pratik inanamazsın, serzeniş sanırsın bu sözlerimi, değil. Ben böyle , seni sevdiğimden beridir hiç olamadığım kadar rahatım. Bana verebileceğin zararı verdin, fazlası senin de elinden gelmez, benim de buna gönlüm el vermez, yani böyle hiç olmadığım kadar güvende sayılırım.
Aşk üzerine söylenmemiş şeyler vardır hep, aşkın nice kuvvetli bir duygu olduğunu biliyoruz. Allah bilir ya sevdim seni, sanırım hiç kimseyi sevmediğim kadar çok sevdim. İnsan bu kadar sevince o kudret ve kuvvetle hiç ölmez, yıkılmaz, ona bir şey olmaz sanıyor, ama gerçek öyle değil tabii.
Benim aşka söyleyeceğim şeyler ne peki ? Pek uzun boylu şeyler değil, olsa olsa yargılanmak üzerine olur. Bir mahkeme ki bir türlü bitmeyen, hep ertelenen, ertelendikçe kendini bir türlü özgür ve mutlu hissedemediğin bir dava gibi. Bir de, ne acınası ki yargı tek kişilik, ceza tek kişilik. Bu davanın kadını olmak demek suçu ve cezayı üzerine almak demek. Öyle bir haksızlık ki keşke erkek olan ben olsaydım dedirtiyor insana. Aşk bir inkar haliymiş, ilk dönemeçte yalnız bırakıldığın ve köşeden yalnız dönerken seni neyin karşılayacağını bilmediğin türden. Dünyanın en güçlü insanı olmakla, en bir kelime duymaya muhtaç insanı olmak arasında gidip gelme hali. Buna rağmen inkar etmeye kıyamadım, suçu ve cezayı üstüme aldım, sonuç olarak herkesten çok parçalandım, herkesten çok yaralandım.
İzler kalır, kalıyor. İzlerini silmek de istemedim. Hatırlamaktan korkmuyorum, bu yaşamımı bir çıkmaza sürüklemiyor, aksine insanlar yokmuş gibi davranmaya çalıştıkça çıkmaza girer, ben yaşadıklarımı küçümsemiyorum, onlar bana daha önce bilmediğim bir şey öğrettiler, bunu okuduğum kitaplarda öğrenemezdim, yaşadım ve öğrendim.
Aşk üzerinde söylenmemiş şeyler vardır demiştim, aşk üzerine söyleyeceğim çok şey olmasa da vurulduğun ve katilinin çok güvendiğin o en sevdiğin olduğu. Bu vurulma halinde yazıktır insanlara ve duygulara güvenimdi ölen, ben değildim. Bir tercih şansım olsaydı eğer yaşadıklarımı yaşamaktansa hiç düşünmeden ölmeyi seçerdim.
Aşk üzerine söylenen şeyler çoktur, ne kadar çok sevdiğimiz, yaşamın onsuz anlamsız oluşu, onunla mutlu olmak ve onu mutlu kılmak arzusu. Tarih boyunca yazılan, anlatılan hikayeler ne kadar mühim bir his olduğunu anlatır, yaşamın anlamı bu hisle tanımlanır. Peki söylenmemiş şeyler ? Onlar da sevdaya dahil değil mi peki ?
Söylenmiş olanlara vakıfız hepimiz, bence asıl mesele söylemediklerimiz.
Yorumlar
Yorum Gönder