DAHA YAKLAŞ



'Merhaba yabancı ..'

Bağımsız mı bağımsız bir senaryo özgün bir öyküden yola çıkmış küçük bir kar tanesi iken bir çığ yığınına dönüşmüş, modern ilişkilere birbirinden farklı statü ve meslek gruplarından dört karakterin hayatlarıyla harmanlayıp güzel bir kurgu ile bizlere sunmuş. Mike Nichols'un yönetmenliğinde Julia Roberts, Jude Law, Natalie Portman, Clive Owen dört ana karakteri canlandırıyorlar ; doğal olarak ortaya güzel bi iş çıkıyor. Film günümüz ilişkilerine ayna tutarcasına dürüst ve samimi ilerliyor ; dialoglar sade, yalın ve net. Sorular ve cevaplar açık. Bizleri düşündürecek ve aklımızda soru işareti bırakacak bir nokta yok , her şey saydam. Belki de bu yüzden emsali olan filmlerden ayrı, bir türe bağlamak olanaksız.

'Bana adını söyle ne olur, gerçek adın ne? '

Fotoğrafçı Anna,  yeni boşanmış çekici bir kadındır. Yazar Dan yeni kitabının kapak çekimi için gittiği stüdyoda Anna'ya ilk görüşte aşık olacaktır. Dan o sırada kız arkadaşı (garson - sonradan stiprizci) Alice ile  beraberdir.




'Hayatımı mahvettin farkında mısın?'


Anna ve Dan bir şekilde bir araya gelemezler, belli bir süre içinde Dan'in sebep olduğu bir internet yazışması Anna ile doktor Larry 'i bir araya getirecek ve çift birlikte yaşamaya başlayacaktır. Anna'nın fotoğraf sergisi bu birbirinden bağımsız ama aynı zamanda görünmez bir kuvvetle birbirine ilintili çiftleri bir araya getirir ve artık Anna Dan ile sevgilidir, Larry'den ayrılmak istemektedir, Dan ise Alice'i terk etmiştir. Yaşamları çözülmemek üzere kördüğüm olur ; iki terk edilmiş kalbi kırık yalnız olan Larry ve Alice ve  uğruna terk ettikleri sevgilileri ardında bırakan iki yeni sevgili Dan ve Anna.


'Ona aşığım çünkü bana ihtiyacı yok..!'

Larry'nin Anna'yı bırakmaya niyeti yoktur, Dan'in ise Anna'nın depresyonu ve mutsuzluğu ile uğraşacak gücü kalmamıştır. Anna Larry'e , Dan ise tekrar Alice'e geri dönecektir.





'Bana olan aşkın nerede, göremiyorum..!'














Dan ve Alice için söylenen ve söylenmeyen bir çok şey bu mahvedilmiş ilişkiyi kurtarmaya  yetmez ve Alice gider. Larry ve Anna hayatlarına birbirlerini iyi tanımış ve bağımlılıklarının farkına varmış bir çift olarak devam ederler.


'Alice Ayres bir duvar işçisinin kızı.  Union caddesindeki bir evde çıkan yangında 3 çocuğu kurtarırken kendi canından oldu.'

Hikaye sıra dışı hatta yer yer rahatsız edicidir ; sorguladığımız tek şey aşkın kimyası ve insana neler yaptırabileceğidir. Film bir aşk manifestosu sayılabilir ; aşık olduğumuzda beynimizin farklı işlediği, bizleri ele geçiren amansız bir kuvvet olduğu ve mantıksız da olsa hislerin peşi sıra gidildiği, aşkın öldüğü , bir gün mutlaka sona erdiği ve insan kadar aciz bir varlığın bu gerçeği değiştirmeye gücünün yetmediği gerçeğini bize açık ve net anlatır. Gerçeklerin tadına bakmak isteyenlere ve hala izlemeyenlere duyurulur.

Dip not Larry'den gelsin ;

'Sen hiç gerçek bir kalp gördün mü , kana bulanmış bir yumruğa benzer...!'

Yorumlar

Popüler Yayınlar