FRİDA
Resimden çok anlamam, akımların bir kaçını bilir, gözüme hoş
geleni duvarıma asar, benimserim. Resimdeki sanat anlayışım budur, çizmekte de
yetenek yoksunu olduğum için ötesine hiç merak salmadım sanırım. Ama bazı
ressamlar vardır diğerlerinden ayrılır ,şöhretlerini, kabiliyetlerini ve hatta
özel hayatlarını bizlere taşırlar. Evlerimize sızar, duygularımıza etki eder,
hayal gücümüzü zorlar, bizlere neden bir sanatçı olarak doğmadığımız konusunda
berbat hissettirirler.
Frida Kahlo benim için tam anlamıyla böyle bir ressam
mıydı emin değilim ; ama sansasyonel ve çile dolu yaşamını, eşsiz yeteneğini ,
samimiyetini bir kenara alarak ondaki güce hayran olmamak elde değil. Satış pazarlama sahasındaki bir nevi Marilyn Monroe olma yolunda yaygınlaşması,
etrafımızda gördüğümüz her çanta, defter, thişort üzerinde resminin basılması, 'farklı' ya da
'marjinal' görünmek isteyen her kadının onun giyim tarzı ve şaç tasarımı ile
resim çektirmesi, kendisine ait olan ya da olmayan 'özlü' sözlerin sosyal
medyada cirit atması , yani kısacası onun bu denli popüler kültür masasında
meze olması lise yıllarımda tanıştığım bu kadın gücünün simgelerinden biri olan
muhteşem kadına sevgimi hiç azaltmadı. Bir resim ile başladı onunla tanışmamız,
bir kitap ile pekişti, bir film ile
taçlandırıldı.
Salma Hayek'in Frida Kahlo rolü dışında yapımcı olarak da
yer aldığı 2002 yapımı Frida filmi isabetli castı, muhteşem soundtracki,başarılı
makyaj tasarımı, mekan ve dekor tercihi
ile bizleri iki saat sanki gri renkli bir
yaşamdan alıp kırmızının göz alıcı tonlarına , aşka, acıya , kadere meydan
okumaya, başkaldırıya davet ediyor.
Frida Kahlo'nun elim trafik kazasını geçirmesinden hemen
önce başlıyor film ve kaza bir milat oluyor.Yaşamında iki önemli devir var ;
biri geçirdiği trafik kazası , diğeri Diego . Kazadan sonra sakat kalacağı
kesin gözüyle bakılan bir kız olarak yaşama devam etmeyecek olan Frida
inanılmaz bir güçle ayağa kalkıyor. Ressam Diego Rivera ile yolları kesişiyor
ve deli gibi aşık olarak evleniyorlar. Fakat Diego iflah olmaz bir kişilik,
doyumsuz, inançsız ve boş vermiş bir asi ruh.
Bedensel farklılıkları onların
bir güvercin ile filin birlikteliği olarak tanımlanmalarına ve dalga geçilmelerine neden oluyor.Sanat
çevreleri evliliklerine çok kısa bir ömür biçiyor. Tahminlerin bazıları
yaşanıyor, aralarında Frida'nın kız kardeşi de olmak üzere Diego pek çok kadın
ile birlikte oluyor. Frida sonsuz bir aşkla bağlı olduğu bu çirkin ama çekici adamın
ihanetleri ile yıkılıyor, yeniden ayağa kalkıyor. Kısa süreli ayrılıklar
barışmalarla bitiyor ve yeni bir ihanet ile yeniden ayrılıyorlar. İnişli
çıkışlı , çokça Frida açısından işkenceye dönüşen ilişkileri Frida'nın ölümüne
dek devam etmeyi başarıyor.
Filmde dönemin
politik olgularına değiniş biraz yüzeysel ve zayıf kalsa da , bazı olaylar
direk izleyicinin gözüne batırılıp ( Troçki katliamı), bazılarının (Rockefeller
duvarı ) hızla geçiştirilmesi dışında filmin anlatımında hiçbir nokta göze
batmıyor.
Film ile birlikte ( bence biyografik filmlerin bu hususta
etkisi yadsınamaz) Frida Kahlo 20. yüz yılın en önemli figürlerinden biri olma hikayesini oluşturuyor. Frida'nın
yaşamı her ne kadar özlem duyulası bir hayat olmasa da tüm ayrıntıları ile dolu
dolu yaşanmış bir ömür olarak hafızamızda yerini alıyor.Kendine has giyim
tarzı, dişiliği ve cinsel cazibeyi yeniden tanımlaması, biseksüelliği,
çalkantılı özel hayatı, muhalif tavrı, resim dehası ve daha fazlası. İfadenin
yetersiz kaldığı bir yaşam onunki . Eserleri, imajı, hikayesi ve filmi ile. Hayal dünyasının kapılarını aralayan müzikleri , sıcak tonları ve samimiyeti ile Frida filmi sizleri farklı bir
döneme ve eşine az rastlanır bir kadının hikayesine davet ediyor.
Onunla hala tanışmadıysanız buyurun ;
Yorumlar
Yorum Gönder