SHİNDLER'İN LİSTESİ
‘Karanlıktaysan gölgen bile seni yalnız bırakır’
İnsan hayatında özel olan anların gizemini biraz erken
çözdüm ; o anlara eşlik eden objeler ve diğer tüm detaylar. Bunu keşvedeli
beri hayatım boyunca anımsayacağım güzel anların hepsine bir atıfta bulundum ve
elimden geldiğince sakladım bu dilsiz şahitleri. Mesela eski bir fotoğraf
makinesi bu nedenle gözümün önünde durur ; onun özelliği bizlerin güzel
anılarını ölümsüzleştirmiş olmasıdır. O
bir makine değildir artık , hatta fotoğraf çekemez haldedir ama güzel bir
objedir ve bana ailemin çoğu siyah –
beyaz çok güzel fotoğraflarını anımsatır. Kırılmış bir müzik kutusu da aynı
nedenle başucumdadır ,- şekli bozulsa da çalmaya devam eder - onu atamamanın yegane nedeni babamın benim
müzik kutularına hayranlığımı bildiğinden arayıp , özellikle de pikap şeklinde bir müzik kutusu bulup, bana heyecanla getirdiği andır.
-
Bak bakalım Ceyla Hanım, beğenecek misin ?
derken ki gülümsemesi , benim mutlu oluşumdan onun iki kat mutlu oluşudur
sebebi. Ben ölene kadar müzik kutusu bu nedenle benimledir.
Shindler’in Listesi filminin siyah
– beyaz olmasının (filmdeki tek renkli karakter kırmızı paltolu kız çocuğudur) bu nostaljiyle bağlantısı var mıdır bilemiyorum. Annem ,
babam ve ben izlemiştik bir kış akşamı, film bitince babamla iki kahveyi üst
üste içip baya politik! bir konuşmaya dalmıştık. Filmi beğenmiş, eleştirmiş, Spilberg’in böyle ‘ciddi’ filmler çekmeye
başlamasına sevinmiştik.
Benim pek çok ideolojiye aynı anda sarıldığım
dönemlerdi ; Hitler’in Kavgam kitabı ile Karl Marx’ın Kapitali’ni aynı anda
inceleyip , bir yandan Nietzche’nin ‘Böyle Buyurdu Zerdüşt’ kitabını okumaya
çalışıyordum, bir yandan Goethe’nin Faust’unu büyülenerek okuyordum. Bu
babamın taktiğidir ; ‘zıt fikirleri ve hikayeleri iyi mukayese etmek ve seni
etkilemesine izin vermeden okumak istersen hepsine aynı anda başlamalısın.’ Bu
iyi ama karmaşık taktik beynimi aşure kıvamına getirse de hala zaman zaman
yaptığım bir şeydir. Biri bitmeden diğerine başlayıp , ters köşe olan konuları
çarpıştırmak. Ben bu konuda babam kadar başarılı olamadım tabii, etkilenmek kelimesi benim etkilenmelerime
yeterli bir tanım değil.
Sinema seyrimi ikiye bölen bir yapımı anlatmak istiyorum ;
benim için film beğenisi ve değerlendirmesi ve analizi diyelim Shindler’in
Listesi öncesi ve sonrası diye ikiye ayrılıyor. Bu filmden önce izlediğim
filmler ve sonrasında izlediklerim arasında beğeni ve yorumlarımda ciddi bir
fark oluştu. Babama ‘peki ama Roman Polonski’nin Piyanist’i
deyince yüzünü buruşturup cevap vermişti;
-
Hadi canım sende, ikisini bir kefeye koyma..!
‘Peki öyleyse ‘diyerek , bu önemli
sinema dehasının en güzel eserini bir de ben anlatayım dedim..
'Bir
insanı kurtaran , tüm insanlığı kurtarmış sayılır'
Shindler'in Listesi filminin ana fikri gibi bir cümle bu.
Oscar Shindler nazi Almanyası döneminde
zengin olmayı kafasına koymuş tutkulu bir iş adamıdır. Tüm şartların lehine
döndüğü savaş döneminde istediğini
alması zor olmayacaktır. Yahudiler için 'para ' kavramının işlevsiz olduğu bu
dönem onları takasta kullanabilecekleri eşya arayışına düşürmüşken Oscar Shindler parlak teklifiyle hızır gibi
yetişir ; Yahudilerden kendisine yatırım yapmalarını , karşılığında kendilerine
takas edebilecekleri ürünleri temin edeceği akdini verir. Bu karşı konulamaz ve
matematiksel açıdan 2+2=4 verisi kadar sağlam gerçek Yahudileri bu teklifi
kabul etmeye mecbur kılar. Shindler böylece , parlak zekası, girişkenliği ve
kendisi de dahil olarak firmasını pazarlamadaki başarılı yöntemleriyle zengin
olma hayallerini gerçeğe dönüştüren bir adamdır. Çünkü kendisinin de itiraf ettiği üzere bu
tırmanışın tek yolu olan şartlara sahiptir; 'savaşa '
İşçi tercihini de Yahudilerden
yana kullanır , çünkü muadili farklı ırktan çalışanlar , örneğin Lehler ona
pahalıya mal olacaktır. Kim aynı iş gücü için daha fazlasını ödemek ister ki ?
Bu adım Shindler'in hayatını değiştirmekle kalmayacak, aynı zamanda artık
yaşama bakış açısıyla farklı bir insana da dönüştürecektir.
Finans desteği ellerinden tüm
olanakları alınmış yahudilerdir, fabrikasını işleten muhasebecisi ve iş gücü
de. Hal böyle olunca bu doyumsuz, keyif düşkünü , kendisinden başka hiçbirşeyi
umursamayan adam tarihin en önemli insanlık suçunun burnunun dibinde işlenişine
şahit olacak, bu durum onda kendisinin de haberinin olmadığı yönlerini
tanımasını sağlayacaktır.
İnsanlar neden gözetmeksizin öldürülür ; bir çocuk banyodaki
fayansları temizleyemediği için, bir adam tek kolunu kaybettiği için, bir tavuk
çalındığı için, bir mimari yapıda hata olduğu için tek ayırdı Yahudi olmaları
nedeniyle insanlar öldürülmektedir. Shindler ve oldukça yetki sahibi komutan
Amon sıkı dost olur, bir çok dialogda güç , yetki, yönetim, adalet ve vicdana
dair çıkarımlar vardır. Shindler - Amon
ikilisi iki uç noktanın bizlere aktarımıdır ; film içeriğinde biri ne denli
hasta ruhlu ve psikopatsa diğeri o kadar merhametlidir. Bir trenin vagonlarına kapatılmış yüzlerce susuz insana su veremediği için Alman subaylarına 'hadi şunları
ıslatıp biraz eğlenelim' der ve nefes almakta bile zorlanan insanların bir
lokma su içmesini sağlar. Film boyunca umutsuzca da olsa 'insanlar' ve onların
onurlarını korumaya çalışan bir profil
çizer.
Liam Neeson Shindler
rolü ile kariyerinde çok farklı bir noktaya taşınır, Ben Kingsley 'in zaten
yıldızlarla dolu filmografisi bu film ile ayrıca taçlanacaktır.
Teğmen Amon
rolü ile Ralph Fiennes bir kez daha sinemadaki rüştünü ispat eder; bir sahnede yüzünde caniliğin imgelemini
seyrederken başka bir sahnede aşık
olduğu Yahudi kızı gizlice seyrederken gözlerindeki umutsuzluk, ona asla sahip
olamayacağı için duyduğu üzüntü, sonra aynı hırs ile kıza işkence edip ,onu
döverken ki kararlılık ve acımasızlık. Tüm bu duygu geçişlerinde oyuncunun
mükemmel performansı adeta ders niteliğindedir.
Shindler’in Listesi filmi yönetmeninin ve önde gelen
oyuncularının Yahudi olması nedeniyle de bir çok eleştirmence ‘iyi tasarlanmış
propaganda’ olarak da nitelendirilmişse de bence erken klasik olmuş bir baş
yapıt özelliğindedir. Bu noktada da anlatılan hususun propagandası olup
olmadığı, benim gibi sinema severlerin
umurunda değildir.
Hala izlemeyenler için , filmi izlerken dikkat edin, bu
filmin duygular, insanlar ve etrafınızdaki eşyalar ile bağ kurma özelliği
vardır, size kendini mutlaka hatırlatacaktır..
İyi seyirler dilerim.
Yorumlar
Yorum Gönder